30 Mart 2012 Cuma

mutlu son:))


yendim işte bitti:)) güle güle sana...son beş yıldır hayatımda olan sen,bu gün son.artık yoksun.ayrılmak biraz zor geliyor aslında.aklımda hep bir soru var acaba??ama sensizliğie alışacam alışırım kolay:))senle yaşamaya nasıl alıştıysam:))
biricik onkoloğum martta son dediğinde inanamamıştım.aslında mart 15 gibi bırakabilirsin ama senin için rahat etmez ben bilirim en iyisi mart sonuna kadar devam et dedi:)) nasıl tanıyor beni.dile kolay 5 sene iyi kötü ağlak zırlak ,neşeli somurtuk,sıkıntılı laylaylom her türlü kahrımı çekti sağolsun.bütün raporları ondan evvel okuyup kendi teşhisimi koymama bile güldü .kızdı yasakladı ama ne çare .sonunda benim cocama ben bununla başa çıkamıyorum ne meraklı siteminde bile bulundu .doktorumu çok seviyorum acaipte güveniyorum.oysa ilk karşılaştığımız gün bana beni dinlemeyeceksen söylediklerimi yapmayacaksan hiç uğraşmayalım dediğinde boğazını sıkasım gelmişti:)sonradan anladımki benim içimdeki azmi o an fark etmiş:)gaz diye buna denir:)))yendik işte bitti .
bu arada benim canım ailem cocam çocuklarım annem babam ve kardeşim herkese çok teşekkürler.yaşanacakmış yaşadık ve uğurladık sayenizde atlattım ...
aaaa hadi neyse kapatıyoruz bu konuyu......
veee sıra geldi göndereceğim hediyelere...
bunlar sevgili nailenin http://birevkusu.blogspot.com/ umarım beğenirsin.iyi günlerde kullan:)

bunlarda iremin http://moriadesign.blogspot.com/ iyi günlrde kullan:)


29 Mart 2012 Perşembe

hediyelerim geldi...

nasıl güzeller nasıl mutlu ettiler beni anlatamam.
canım irem in http://moriadesign.blogspot.com/ hediyeleri çok özenle hazırlanmış ve el emeği.çok teşekkür ederim iremcim.lavantayı çantama attım yüzük parmağımda broş ve bileklikleride taktım:)))sağlıkla kal emiii şeker...


bunlarda sevgili naile'nin http://birevkusu.blogspot.com/ gönderdiği ciciler.şala bayıldım .karameo en sevdiklerim arasında.çok teşekkür ederim.çok mutlu oldum.

 

aşkın hikayesi

 
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.   
Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.
Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş.
 Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."
Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış.
Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?"
Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş.
"Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk.
Bilgi gülümsemiş:
"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir"

19 Mart 2012 Pazartesi

İşte Atatürk...



Değerli Arkadaşlar,
Daha önce yapılmamış büyüklükte bir Atatürk Portalı kuruluyor ve bu portalın daha geniş kitlelere ulaşması konusunda yardımınız gerekiyor.
Site; tamamen gönüllüler tarafından yıllar süren arşiv araştırmaları sonucunda hazırlanmış olup, kesinlikle ticari reklama yer vermemektedir. Tamamlandığında; 2500 kronolojik fotoğraf, 50 Video, 1500 pul, anı ve anekdot ve akademik yazı içerecek biçimde yapılanmaktadır.
Halen fotoğraf ve bilgi yükleme işlemi devam eden sitenin arama motorlarında önlere çıkması için daha çoktıklanması gerekiyor. Geniş kitlelere duyurma konusunda yardımcı olmak isterseniz; aşağıdaki linki tıklayarak ve bu e-postayı tanıklarınıza yönlendirerek destek verebilirsiniz...
http://www.isteataturk.com/




sevgili asortik kendisine gelen biri maili bizlerle paylaşmış.çokta iyi yapmış.bende büyük bir memnuniyetle ve bir Atatürk çocuğu olarak görevimi yerine getirip sizlerle paylaşmak istedim.Nekadar çok paylaşılırsa okadar çok duyulur ve zihinlere kazınır kanaatindeyim.haydi arkadaşlar hepimiz görev başına.herkese sevgiler...

günaydınnnnn:)))

Siz siz olun, hiçbir şey için “son” demeyin.
Neyin gerçekten “son” olduğunu bilemezsiniz.
Hayat bazen, sonuncuyu çoktan yaşatmıştır size, esaslı bir finali bile çok görür;
bazense “Bir daha olmaz” zannettiğiniz şeyi, ummadık anda karşınıza çıkarıverir.
En iyisi, her şarkıya son kez dinler gibi kulak vermek, her baharı bir dahakini göremeyecekmiş gibi içine çekmek, her dostla, ana babayla son buluşmaymış gibi sımsıcak kucaklaşabilmek, her aşkı en sonuncuymuş gibi doyasıya yaşayabilmektir. ''
 CAN DÜNDAR

16 Mart 2012 Cuma

ordan burdan birikenler:)


evet tekrar tepsi.sevgili aslı hanımın bloğunda gördüğüm tepsinin aynısı prensesim için yapmaya çalıştım.sağolsun aslı hanım beni kırmayarak resmi  mail attı.buradan kendisine teşekkür ediyorum.onunki kadar güzel olmadı ama idare eder sanırım:)


evetttt buda prensesim damlam  için hazırlamış olduğum küçük bir pano.modelini sevdiye hanımın bloğundan çıkarttım.buradan sevdiye hanımada teşekkürler bu kadar güzel şeyleri bizimle paylaştığı için:)
pişttttt fıstık bakalım becerebilecekmisin:)))))))

http://sonsuzadekyanlz.blogspot.com/2012/02/benim-kitabm-artk-senin.html#comment-form geçekleştirdiği benim kitabım senin etkinliğinde http://charcoaloddity.blogspot.com/ ile eşleştik.yukarıdaki gibi bir paket hazırladım kendisi için umarım beğenir.İzmire doğru yola çıkmayı bekliyor:)


bunlarda benim şirketteki odamın camını süsleyen güzellikler.
seviyorum onları:)
herkezlere sevgiler iyi hafta sonları:))

14 Mart 2012 Çarşamba

yaşadığım kadar seviyorum...

Aynaya baktığım zaman, kendi yüzümü görebiliyorum.
Maskem yok, kimseye ikiyüzlü davranmayacak kadar ruhuma sadık olduğumu da biliyorum.

Bütün fotoğraflarımda gülerek poz veriyorum. Ruhum da neşeli.
Giydiğimi yakıştırıyorum üzerime.
Rahmetle ve sevgiyle andığım ölülerim de var, başım sıkıştığı zaman beni bağrına basacak dostlarım da.
Bazı sorularımın cevabını veremesem de, olacak o kadar.

Düşünüyorum da...
Varsın bazı şeyler eksik olsun hayatımda.
Emir ve komuta bende. "Eller yukarı hayat! Ben seni sevdiğim kadar yaşıyorum. Yaşadığım kadar seviyorum..."
ÖZLEM ÜNEY


Aynaya baktığım zaman, kendi yüzümü görebiliyorum.

7 Mart 2012 Çarşamba

MESELA DİYORUM...!


MESELA diyorum; bu gece bir DELİLİK yapsam..!
Bıraksam MUTFAKTA biriken bulaşıkları,
Çeksem arkamdan kapıyı,
KADIN başıma gitsem bir meyhaneyi dağıtsam..!

FONDA bir masa,
Arkada Sezen'in şarkıları çalsa;
Ben AĞLASAM...
Şişenin dibine dibine vursam..!

MESELA diyorum;


bütün ERKEKLERİ kovsam,
Bu gecelik evlerinde otursalar..
Korkmadan dolaşsam bütün şehri,
Kimse DOKUNMASA bana,
Bir sandalda sabahlasam...!

Alabildiğince KADIN,
Alabildiğince ÖZGÜR olsam.
Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam;
Şehre isyanımı haykırsam.

Kim bilir kaç kere satılmıştır, bu dünyanın ANASI...!
MESELA diyorum;
Bu gecede ben BABASINI satsam..! .

6 Mart 2012 Salı

hepsi bu...

Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç,
küçük mutluluklar diliyorum; küçücük......
Bir çocuk saflığında gülüşler,
Sohbetle uzayan gecelerde,
zarif kadehlerdeki 'Yakut'un buğusu,
Islanmış çimenlerin kokusu,
Çimenlerdeki çıplak ayaklar,
Bahçedeki gül ağacı,mis kokulu çiçekler,
Gıcırdayan salıncak,
Çocukken oynadığımız oyunlar tadında sımsıkı sarılışlar,
Ruhumuza dokunan şarkılar,
Akordu bozulmayan bir yaşam bestesi,
Maskelerden arınmış yüzler,
Sımsıcak kahkahalar,
Çatılmayan kaşlar,
Gün doğumları,
Hepsi bu...

5 Mart 2012 Pazartesi

Ateş ile suyun hikayesi


Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına...
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüregim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu...
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu .Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını...
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...

CAN YÜCEL

2 Mart 2012 Cuma

ben kazandım:))

sevgili özge http://ozgebayrak.blogspot.com/bu güzel damacana kılıfı için size çok teşekkür ederim.Hayatımda ilk defa böyle bir çekilişten bir şey kazandım.benim için ilkler önemlidir. bunu nasıl kıyıpta kullanırım bilemedim.tekrar teşekkürler:))))

bakarmısınız ne kadar güzel  bir paket.insan bunu açmaya kıyamıyor:)

çok güzel emeğinize sağlık...

sevgi sofrası...



Ermişlerden birine sormuşlar:

- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?

- Bakın göstereyim, demiş ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları, yani dillerinden sevgi sözcüğünü düşürmedikleri halde sevmeyi bilmeyenleri çağırmış. Güzel bir sofraya oturtmuş onları. Sonra mis kokulu, sıcacık çorbalar almış sofradaki yerini. Ardından da derviş kaşığı denilen bir metre boyunda kaşıklar...

Ermiş:

- Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz, diye bir de şart koymuş.

- Peki, demişler ve içmeye çalışmışlar. Ancak kaşıklar uzun geldiğinden döküp saçmadan yemeyi başaramamışlar bir türlü. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine:

- Şimdi, demiş ermiş. Bir de sevgiyi bilenleri çağıralım yemeğe.

Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen insanlar gelmiş, oturmuş sofraya bu defa.

- Buyurun, deyince her biri uzun saplı kaşığını çorbaya daldırıp karşısındakine uzatmış. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

Ermiş sevgiyle gülümseyerek:

- Hayat sofrasında yalnız kendini doyurmayı düşünen aç kalır. Karşısındakini düşünense o sofradan doymuş olarak kalkar, demiş ve eklemiş:

- Şunu unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır.